08.03.2012
8 MART
37, Büyükçekmece, Turcja

Her yıl 8 Mart günü dünya kadınlar günü olarak kutlanmakta, bir çok yetkililerimiz de bu kutlamalara katılarak kadınlarımıza, analarımıza eşlerimize değer vermiş olduklarını her zaman olduğu gibi süsülenmiş içi boş cümlelerle ifade etmektedirler.

Dünya Kadınlar Gününün başlangıcı 1857 tarihlerine kadar iner ama en son olarak 1977 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 8 Mart günü Dünya Kadınlar gününün kutlama günü olarak kesinleşti.

Kadınlar denince elbette ilk akla gelen analar olacaktır. Ayrıca mayısın ilk haftaların da “ANALAR GÜNÜ’NÜ de kutluyoruz. Bu düşüncelerin ciddi açıdan bakınca çok güzel davranışlar olduğu gerçektir. Fakat ne yaparsan yap, ne kadar içi boş süslü cümlelerle gereksiz laf edersen et; günümüzde her 5 saniyede bir kadın şiddet görüyorsa, her gün birkaç kadınımız kocası tarafından öldürülüyorsa, emperyalizmin doyumsuz para hırslarının kazanç araçları olarak çırılçıplak meta gibi kullanılıyorsa, bazı denksizlerin şahsi zevklerinin tatmin aracı olmaya devam ediyorsa boş ve anlamsız kutlama yapılmasının bir anlamı ve önemi yoktur; hepsi boş laflardan ibarettir.

Bugün bir çok hastalıklardan ziyade erkekler tarafından öldürülen kadınlar herhalde daha fazladır.Gerçekten tam ve doğru bir araştırma yapılsa sanırım üç kadından birisi ya cinsel tacize uğramış ya da dövülmüştür. Bu yapılanların değişik sebepleri olmakla birlikte en çok bil gisizlik,inançsızlık,kültürsüzlük,cahillik, insan kıymeti bilmeme ve analık şefkâtini kavramama ,hanım değeri anlamama, …gibi değişik sebepleri vardır.İnşallah son günlerde bahsedilen kanunlar hayata geçirilirde kadınlarımıza yapılan suçlar azda olsa cezasız kalmaz.

Kadınsız bir ailenin, bir toplumun, bir yuvanın, mutlu bir huzurun olması mümkün değildir. Kadını olmayan bir evi düşünelim, bir beyi düşünelim: Dumanı çıkmayan bir ocak , sesi duyulmayan bir yuva, içinde insan yaşamayan bir taş yığınından başka ne anlamı olabilir?

Yer yüzüne baktığımız zaman erkeği ve dişisi olmayan hiçbir yaratığa rastlamak mümkün değildir. Sanırım CENABİ ALLAH “ BEN SİZİ BİR ERKEKLE BİR DİŞİDEN YARATTIM “ derken , her iki yaratığın da birbirinin parçaları olduğunu hatırlamamız gerekir diye düşünüyorum. Zaten kadın ve erkek bir elmanın iki eşit yarımlarıdır demiyor muyuz?

Eğer biz dikkât edebilsek aslında bizim toplum anlayışımızda, İslam inançlarımızda kadının (ananın) büyük bir değeri vardır. İlk Türk Toplumlarında “HANIM” ismi o toplumu yöneten, Devletin en yüce noktası olan HAN isminden türemiş olup HANIM olarak ortaya çıkmıştır. HAN devletin yöneticisi, HANIM da onun yardımcısı anlamındadır.Bu gün olduğu gibi eski Türk toplumlarında da Yapılan toplantılarda kadınlarımıza ön sıralarda yer verilir,evlerde babanın peşinden en güçlü söz sahibi olan kişi analar olurdu.

Şunu unutmamak gerekir ki kadın olsun erkek olsun bu insanlara manevi bilgiler, dini bilgiler, insani sevgiler verilmedikçe bu yanlışlıklardan kurtulmamız mümkün değildir. İnsan iki kısımdan oluşmaktadır. Birisi madde olan et ve kemikten oluşan kısmımız ki bu parçamız sadece bir objeden ibarettir. Bizi asıl insan yapan, sevgimiz, saygımız, kişiliğimiz, iyiliklerimiz ,kötülüklerimiz , başkalarına yararlı olma yönümüz, acıma hissimiz duygusallık yönümüz… ve burada sayamayacağımız nice yararlı taraflarımızı oluşturan özelliklerimiz manevi yönümüzdür. Manevi yönümüz olmasa bir hayvandan, bir taştan hatta kuru bir ağaçtan hiçbir farkımız olmaz .Bir insan doktor olabilir, hukukçu olabilir, dünyanın en yüksek tahsilini yapmış olabilir. Bu kişide yukarıda saydığımız manevi bilgiler yoksa, inanç yoksa, gönül zengini değilse bu yapmış olduğu tahsil sadece kendisine yarayacaktır.İnsanlığı öğrenmemişse, Hanımının kıymetini, değerini, onun da bir insan olduğunu, çocuklarının annesi olduğunu , kendisinin bir parçası olduğunu bilmiyorsa böyle kişilerin çok mürekkep yalamış olmalarının bir anlamı yoktur.

Şurasını açık açık söyleyeyim ki kim ne derse desin biz hem Türk hem de Müslüman kimliği olan iki kimlikli bir toplumuz. Bu kimliklerimizin birisini ihmal ettiğimiz zaman öbürü ile bu eksiğimizi tamamlayamayız. Türk kimliğimizi bilmez ve kabul etmezsek Türkiye’mizi 36 etnik gruba ayırır parçalara böleriz! Müslüman kimliğimizi kabul etmez ve manevi yönden eksik kalırsak her gün bir diğer parçamız ve ayrılmaz bütünümüz olan eşlerimizi, kadınlarımızı acımasızca bıçaklar ve silahlarla öldürmeye devam ederiz.Yine çok okumuş yüksek sıfatlara sahip olmuş çocuklarımız manevi yönden beslenmemişse yaşlılığımızda ölene kadar huzur evlerinde ağlamaya devam ederiz. Yine el bebek, gül bebek büyüttüğümüz, adam olsun diye yollarına paralar harcadığımız, ilmi bilgileri verdiğimiz çocuklarımız manevi bilgilerden aç bırakılmışsa elbette ziyaretine vardığımız zaman evlerinden kovulmaya mecbur oluruz.

Şurasını unutmayalım yetiştirdiğimiz neslimizi hem ilmi bilgilerle , hem de dini bilgilerle donatmadıkça, Kadının karnından sıpayı, üstünden sopayı eksik etmeyeceksin” anlayışımıza devam ettikçe. Hem kadınlarımızı üzmeye hem de bu kadınlarımızın “DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ “ buruk ve üzgün kutlamaya devam ederiz.

KİMSE KARISINA KIZMASIN ZİRA HOŞLANMADIĞINIZ HUYLARI VARSA, BUNA KARŞILIK MEMNUN OLACAĞINIZ HUYLARI DA MUTLAKA VARDIR.”

EY TÜRK KADINI SEN YERLERDE SÜRÜNMEYE DEĞİL, OMUZLARDA TAŞINMAYA LAYIKSIN”

Bizleri büyüten,besleyen, var eden, karınlarına düştüğümüz andan itibaren hayatımızın ve yaşadığımız en son dakikamıza kadar bizi, biz eden analarımızın ve kadınlarımızın DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ en cani gönülden kutlarım.

Liczba odwiedzin: 3
 
Komentarze

Na razie nie ma żadnych komentarzy.
Dodaj komentarz aby rozpocząć dyskusję!

Blog
Blogi są aktualizowane co 5 minut