Bilirsiniz internette çok vardır
böyle yaratıklar.
Asarım, keserim ayakları çekerler ama her defasında d*t
olmaktan kurtulamazlar
Şimdi bu yaratıkları biraz inceleyelim.
Bu
garibanlar sanalın verdiği rahatlıkla her türlü lafı çekinmeden söylerler. Nasıl
olsa gören yok salla k*çın uydurdukça
Bu klavye delikanlıları internetten
arta kalan zamanlarını kelime haznelerini geliştirmek için mafya dizisi
izleyerek geçirirler.
Dizilerde duydukları her lafı , nette birine klavye
delikanlılığı yapmak için hemen not ederler Not ederler diyorum çünkü
beyinlerinin büyük bir bölümü çalışmaz duruma geldiği için ezber yetenekleri
yoktur
Gerçek hayatta gölgelerinden bile çekinen bu yaratıklar sanalda deli
yürek edasıyla ağır abi takılırlar. Bu türle sanalda çok kez karşılaşmışımdır.Ve
her…
Anne dışarıda alış-verişteydi. İki buçuk yaşındaki bebeğe babası gözkulak oluyordu.Aslında bu pek de zor bir şey değildi. Yavrucak halının üzerinde
'çay seti' oyuncağıyla oynarken baba da koltuğunda gazetesini okuyor, ara sıra da bebeğinin kendisine -çay seti oyuncağının minik plastik fincanlarıyla- ikram ettiği suları çay niyetine içerek oyuna iştirak ediyordu. Derken anne eve geldi. Baba anneye sus işareti yapıp, bebeği izlemesini istedi. Bu çok şirin hareketini annenin de görmesini istiyordu.Anne, bebeğin elinde çay fincanıyla salondan çıkıp, biraz sonra içi su dolu olarak babasına getirmesini ve babanın da onu çaymış gibi içmesini seyretti.Sonra gayet sakin bir tavırla elindekilerle mutfağa geçerken eşine seslendi:
'Uzanabildiği tek…
AŞK bir yıl sürer
SEVGİ bir ömür
AŞK gözünde
büyütür
SEVGİ razı olur
AŞK aldatır
SEVGİ ikna eder
AŞK
(aşık) kıskanır
SEVGİ (sevgili) güvenir
AŞK seni de onu da ikiye
böler
SEVGİ ikinizi bir eder
AŞK zehir gibidir
SEVGİ ilaç
AŞK ay gibidir hep bir karanlık yüzü var senden gizlenen
SEVGİ güneş
gibidir hep sana bakar içini ısıtır
AŞK gider (isteyince)
SEVGİ
kalır (isteyerek)
AŞK çeker, ezer, cesaret kırar
SEVGİ iter, teşvik
eder, yüreklendirir.
AŞK ise; o senin için hedeftir
SEVGİ ise;
ikiniz de aynı hedefe koşan oklarsınız.
Şu dünyadan gitmeden ben
Ülkeler arası sınırlar kalksa
Allahın yaratığı gibi sınırsız olsa dünya
Düşünceler, inançlar, diller serbest olsa
Kimse kimseyi kendi gibi olmaya zorlamasa
İnsanlar istediği gibi yaşasa
İnsanoğlu sadece mikroplarla savaşsa
Hastalıklara çareler arasa
Tüm zamanını hayırlı işlere adasa
Tüm dünya yeşile bürünse
İnsanlar biri birini beklentisiz sevse
İnsanlar açlıktan ölmese
Koça dünya hepimize yetse
İnsanlar bir hiç uğruna birbirlerini öldürmese
Çok mu zor bu koça dünyada akılıca yaşamak
Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çiktiginda, üç yasindaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasini mahvettigini görmüs. Hemen oglunun yanina kosmus ve çocugun eline çekiçle vurmaya başlamis. Biraz sakinlesince oglunu hemen hastaneye götürmüs. doktor, çocugun kirilan kemiklerini kurtarmaya çalistiysa da elinden bir sey gelmemis ve çocugun iki elinin parmaklarini kesmek zorunda kalmis.
Çocuk ameliyattan çikip gözlerini açtiginda,bandajli ellerini fark etmis ve gayet masum bir ifadeyle,
“Babacigim,kamyonuna zarar verdigim için çok üzgünüm.” demis ve sonra
babasina su soruyu sormus:
“Parmaklarim ne zaman yeniden çikacak?”
Birisi masaya süt döktügünde ya da bir bebegin agladigini isittiginizde bu öyküyü hatirlayin. Çok sevdiğiniz…
Eski zamanlarda, insanlar ilim öğrenmek için çok çalışırlar, her türlü güçlüklere katlanırlardı. Küçük yaşlarında köylerinden, ailelerinden ilim öğrenmek için ayrılırlar, yıllarca onlardan uzaklarda zor şartlar altında yaşarlardı.
Seyyid Abdulkadir’in de küçük yaşta içine öğrenme arzusu
düşmüş, bunun çarelerini aramaya başlamıştı. Sonunda dayanamadı, annesine
gelerek;
-Anneciğim, ilim öğrenmek için Bağdat’a gitmek
istiyorum...dedi.
Annesi ise;
-Senden ayrılmaya gönlüm razı
olmuyor. Ancak seni de Allah yolundan alıkoymak istemem.
Annesi
Abdulkadir için yol hazırlıkları yaptı. En sonunda da oğluna lazım olur diyerek,
40 altını kaybetmemesi için bir kese içinde yeleğinin koltuk altına dikti. Sonra
oğlunun gözlerinin içine bakarak şöyle dedi;
-Sana son olarak nasihatim
şudur ki, eğer beni ve Allah’ı…