Blog


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

Adı 'Sevgililer Günü' olsa da, aslında ön hazırlıklar, basında çıkan haberler, alınacak hediye ve gidilecek mekan önerileri, sonrasında yorumlar derken aslında ay bütünüyle 'Sevgililer Ayı'.

Birçoğumuzun sevgililer gününü tamamen ticari bulduğunu ve bu sebeple kutlamayı reddettiğini biliyorum. Evet, bu günün diğer özel günler gibi ticari bir yönü de var elbette ama bu tuzaklara düşmeden de bugünü kendimize özel hale getirmek mümkün.

Evimizde baş başa yiyeceğimiz bir yemekle, eşimize hiç sebepsiz hediye edeceğimiz birkaç güzel cümleyle bize özel bir kutlama yaratmak hiç de zor değil.

Birçok çift için bu özel günü kutlamaya direnç göstermenin bir başka sebebi de "evli olmak". Çünkü…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- Buralara nasıl geldim? Bilmiyorum. İstediğim hayatı mı yaşadım? Gençlik hayallerim bunlar mıydı? Kesinlikle hayır! Şu anda yetmiş yaşındayım ve gençliğimden beri ilk defa kafam bu kadar berrak. Yazık, insan hep bir şeyleri kaybetmek üzereyken değerini anlamaya mahkum mu? İşte yetmişindeyim. Şairin hesabına göre yolun sonuna geldik. Reverans yapıp sahneden ayrılmanın zamanı. Gençken seyrettiğim "Braveheart" isimli filimden bir cümle hatırımda kalmış. "Herkes ölür ama kaç kişi gerçekten yaşar ki?" İşte ben de herkes gibi ölüyorum. Maalesef yaşamadım. Dünyaya gelmem sekiz saat sürmüş. Başıma gelecekleri bildiğimden olacak çıkmak istememişim herhalde. Sonra sekiz yaşına kadar kreşlerde büyüdüm. Ne büyüyüş! Eğlenceli ama buruk.…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- O sabah her zamanki alışkanlığının zıddına çok erkenden kalktı uykudan. Erken kalktığın da sevindi; çünkü bugün çok önemli bir iş görüşmesi için arkadaşlarıyla birlikte başka bir şehre gideceklerdi…
Tuvalet ihtiyacını giderdi…Sinek kaydı tıraşını oldu ve yeni aldığı markalı tıraş losyonundan süründü… Kalktığını gören ve şaşkın şaşkın kendisini seyreden annesinin, zevk alarak, hazırladığı sabah kahvaltısını yaptı…
Üzerindeki çizgili pijamayı çıkararak, sabahtan ütülendiği sıcaklığından belli olan elbisesini giyindi…Çıkmak için dış kapıya yöneldiğinde giyeceği ayakkabının boyalı olup olmadığına baktı; uygun olanı seçti ve ayağına giyindi…”Allah’a ısmarladık anne, belki akşama gecikirim, beni merak etme, duruma göre telefon eder seni bilgilendiririm” diyerek evden çıktı…
Asansöre doğru…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- kuru topraklardır besleyen ölümü.ölüm bir mucize,bir varoluş veya bir masalın başlangıcıdır.son olamaz çabalasa da kalbin nefessiz kalsa da!
yüreğind depremler,damarlarında seller,beyninde fırtınalarla başlar senin mucizen;yaratılmaış veya yaratılacak senaryoları göremeden.çok uzak olsanda yanındasındır göyüntülerin ve dünya denilen gecekondunun.insan kuzeye gittikçe güneyinden uzaklaşmazmı?ama sen yanında götürmelisin güneyini de,batını da...kararlar alınır,kimbili kaçıncı sürecin başlar,geleceğe adımın attırılır,sanal senin için biter.artık asıl mekanındasın,yağmursuz sel suları,karsız tipiler,rüzgarsız fırtınalar içinde.nefes aldıkça acı çekersin,akciğerlerine binlerce cam parçacığı batar, çünkü artık özündesin,asıl olan budur,benliğinden kaçamazsın.gerçek heryerdedir,geri dönüşü asla yok...
güneşin esaret,dünyan kurallardır.burada yani hakikat dünyasındasın,acınırsın,acıtamazsın,acıyamazsın ve kesintisiz acı çekersin çünkü gerçek acıtır!!!
ihtiyacımız var,muhtacız,bitap düşmüşüz.neye yarar mutluluk,neye yarar sevgiler.zifiri karanlıktasın,mantık…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- Dostoyevski'nin hayatını değiştiren olay neydi biliyor musunuz?
Kendi idam sahnesi...
Çar'ın baskı döneminde, arkadaşlarıyla bir sohbet grubu kurmuştu. Yakalandı. 28 yaşında idam isteğiyle yargılandı.
Mahkemenin sonucunu beklediği gece hücresinden alındı. Ölüm kararı yüzüne karşı okundu. Papaz günah çıkarttırdı. Gözleri kapalı olarak bir direğe bağlanıp, müfreze karşısına geçirildi.
"Ateş" emrini beklerken gerçek karar bildirildi kendisine...
Aslında mahkeme 8 yıl hapis vermiş, Çar bunu 4 yıla indirmişti; ama ona ders olsun diye böyle bir gösteri planlanmıştı.
Böylece "ölüm"le tanıştı; oysa bu sefil oyunda asıl keşfettiği şey, "yaşam"dı.
Stefan Zweig'a göre 4 yıl sonra yaralı parmaklarından zincirleri çıkardıkları zaman sağlığı bozulmuş, şöhreti uçup gitmişti, ama kırık dökük bedeninden her…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

Öperseniz beyefendi degilsinizdir,
Öpmezseniz adam degilsiniz.
Iltifat edersiniz yalan der
Etmezseniz birakir gider.
Her istegine evet derseniz karaktersiz olursunuz
Karsi çikarsaniz anlayissiz.
Çok yanina giderseniz sıkıldım der
Az giderseniz küser.
Iyi giyinirseniz çapkinsin der
Dikkat etmezseniz zevksizlikle suçlar.
Kıskanırsınız huyun kötü der
Kıskanmazsınız sevmiyorsun der.
Siz bir dakika geç kalin kiyamet kopar
Kendisi bir saat gecikirse bunda ne var.
Arkadasinizla bulusursunuz adi ihmal olur
O bulusur "Bizim kizlar" olur.
Siz baska kadina bakacak olsaniz gözleriniz oyulur
Baska bir adam ona baktığında adı hayranlık konur.
Konustugunuz anda dinlemenizi ister
Dinlediginiz anda "Neden konusmuyorsun?" der
Kisacasi...
Sade ama çok karışık.
Zayif gibi ama çok güçlü.…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- Seni görüp de konuşamadığım soğuk otobüslerde, her gün gelmeni bekliyorum. Bugün nereden binecek diye merak ederek, her durakta insanların arasında seni arıyorum. Acaba hangi sevinçleri, hangi hüzünleri taşıyorsun yüreğinde, benim merak ettiğim kadar sen de merak ediyor musun beni ? Yoksa sadece denk geldiği için mi buluyor her seferin de gözlerin gözlerimi ? Belki de hiçbir zaman kesişmeyecek olan yolumuzu giderken uzak koltuklarda, yanımda olabilmeni diliyorum, yıldızlara bakarak.

Hep dilimin ucuna gelen ama bir türlü söylemeye fırsat bulamadığım şeyleri anlatamayacak kadar kısa bakışmalarımızı özlüyorum, senin olmadığın günlerde. Bir gün hiç beklemediğim bir yerden bindiğin için otobüse, boş bulunup gülümseyiverdim…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- Sana kırgın olmak isterdim zaman zaman..

Sana kırgın olmayı hak edecek kadar hukukum olmasını!

Ve "unuttuğumu zannetme" diyemeyeceğim mesafelerde olmak isterdim sana..

Yani beni "unutma ihtimalinin" bile olamayacağı mesafelerde!

Bilirim seversin beni..

"Bilirim" sadece, çünkü öyle söylersin!..

Ama soluyamam...

Ama dokunamam...

Ama yaşayamam...

Bilirim seversin beni..

Odandaki lambanın açma anahtarına iliştirdiğin bir kartpostal gibi!..

Ben, güze bakan ağaçlar gibi meyvelerimi dökmeye başlamışsam dibime..

Ve bende "senin gibi" sevmeye başlamışsam artık..

Ve bende sana demeye başlamışsam: "Bende unutmadım seni!.."

Bir mevsimi tüketmiş demektir tarlalar..

Ekilmeden dikilmeden sulanmadan ve gübrelenmeden..

Halbuki kısır mevsimlere gebedir tüketilmiş her mevsim!

Yıllar, kenarda bekler; geceye doğru giden trenleri gözleyen çocuklar gibi..

Yollar, dürmededir artık kendini!

Ve hatıralar süpürülmededir hafızalarda; "artık" paylaşılmayanlara yer açılsın diye!..

Bilirim…


20.04.2011
Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- Vücudumun hiç bir yerinde hareket yok. İç dünyamda nasıl fırtınalar kopuyor. İsteklerimi nasıl engelliyorum bir bilsem. Dudaklarını takip ediyorum ama konuştuklarını işitmiyorum. Ara sıra ellerine gözüm kayıyor.
Korkuyorum bakışlarımı hissedeceksin diye yada artık beni sevmediğini bilen insanların bunu fark etmesinden.
Sen sevmiyorsun, ben ne yüzsüzüm hala içim titriyor.
Aramızda diğer arkadaşların birbiriyle aralarındaki mesafe kadar mesafe var. Ne uzak ne yakın ve içimden keşke diyorum; keşke eline dokunabilsem.
Biliyorum hep daha fazlasını isteyeceğim. Sonra dudaklarını isteyeceğim, boynuna sokulup seni ciğerlerim patlayana dek bir solukta koklamak. Nefesimi
bırakmak hiç aklıma gelmeyecek. Bir an kendimi çekip gözlerine kenetlenince, elim elinde, diğer
elim saçlarına gidecek o zaman. Şimdiki…


Habil Məmmədov
32, Sumgayit, Azerbaidzhan

- Bazen bir şarkıya dalar hüzünleniriz. Bazen eski bir anıya..
Bazen tatlı bir gülümseme gelir aklımıza bazen tatlı bir buse...
Hepsinde sevginin izleri vardır, geçmişte kalan ama hala yaşanan...
Şimdi herşeyi bir kenara bırakın! Ve geçmişte kalan tatlı bir anınızı düşünün.
Düşünün hadi..
Tamam..
Şimdi o anınıza geri dönün ve yine aynı şeyleri yaşamaya çalışın..
Mutlu oluyorsunuz, değil mi?
İşte bunun sebebi, içinizdeki o sevgi pınarıdır. Bazen geçmişte yaşanan acı olaylar gelir aklımıza. Düşünürüz! Acı ile dolar yüreğimiz. Ama yine de mutlu olmaya çalışırız. Çünkü yüreğimizde hala sevgi kıpırtıları vardır. İşte, bu sevgi yener geçmişte yaşadığımız acı izleri. Çoğu zaman haksızlıklarla karşılaşırız, kötülüklerle, yalanlarla, acılarla..
Ve bir an içimizdeki…


Blog
Blogs are being updated every 5 minutes